20 Ağustos 2009 Perşembe

SERIE A 2009/10


Serie A sezona sancılı başlıyor. Kaka ve Ibrahimovic gibi iki markanın ülkeyi terk etmesi , mevcut yıldızların hem yaşlanması hem de bazılarının formsuzluğu , Eto'o , Diego , Huntelaar gibi oyuncuların futbolseverleri fazla heyecanlandırmaması , 4 senedir şampiyon olan Inter'in yine favori gösterilmesi , Milan'ın hazırlık maçlarında aldığı sonuçlar ve transferde sessiz kalması bu sancının başlıca sebepleri. Ülkede futbola olan ilginin azalması , tribünlerin her sezon biraz daha boşalmasını saymıyorum bile. Oldukça güçlenen Juventus , yerinde sayan Roma , transferleriyle umutlandıran Napoli , her yıl üst sıralara oynayan Fiorentina , eski günlerini arayan Lazio , saman alevi gibi parlayıp sonra sönen Udinese , taraftarına hayran olduğum Genoa ligin ratingini arttırabilecekler mi bakalım. Ama ne olursa olsun sözünü ettiğimiz lig Serie A. Yine izlenecek yine dikkat çekecektir. Hazır aklıma gelmişken fikstürün azizliğinden de söz etmek lazım. Derbi ve büyük maçların sadece 4-5 hafta içine toplanması bence olumlu değil. Keşke 2-3 haftada bir dev maç izleyebilseydik. Takımlara gelince ; ben de herkes gibi ligin Inter ve Juventus arasında geçeceğini düşünüyorum. Polemik hastası Mourinho , Leonardo ve Ferrara ile medya üzerinden savaşmak istese de iki teknik adamın yapıları gereği pek karşılık bulamayacaktır. Bu yüzden bel altına vurup Fiat'ın genç varisi John Elkann ve Galliani'ye sataşırsa ortalık şenlenebilir. Lippi bile sezon başlamadan sahne almaya başladı zaten. Inter , Juventus , Milan ve Roma'yı çoğunlukla biliyoruz. Hepsi olmasa da bir kaç takıma yer ayırmak istiyorum.

Napoli : Milli takımda beklentileri boşa çıkartan Donadoni'nin elinde önemli bir kadro var. Transfere 50 milyon euro harcandı. De Sanctis güvenilir. Cannavaro'nun yanına Campagnaro geldi. Atalanta'da yeniden doğan Cigarini orta sahaya güç verir. En iyi transfer Quagliarella. Hücumda Hamsik ve Lavezzi ile uyum sağlayacaktır. Kadro kalitesi 5 üzerinden 4 yıldız. Şampiyonlar Ligi'ni zorlar.
Sampdoria : Del Neri'yi alarak rakiplerine oranla sezona 1-0 önde başladılar. Chievo'da patlamış , Porto ve Roma'da ışığı sönmüştü. Atalanta'da uykudan uyandı. Cassano ve Pazzini'nin takımda kalması önemli. Kiralanan Zauri banko oynar. Napoli'den gelen Mannini fayda sağlar. Kadro kalitesi 5 üzerinden 2 yıldız. Hoca farkıyla Uefa'yı zorlar.
Palermo : Ballardini ile evinde kazanmaya alışmış bir Palermo vardı. Hücum futbolunu benimseyen , zevk veren , gollü maçlar oynayan ancak bu başarısını deplasmana yansıtamayan Palermo , kontrollü oyunu tercih eden Zenga ile nasıl bir kimliğe bürünecek merak ediyorum. Tabi Palermo'nun ezeli rakibi Catania'yı çalıştıran Zenga'yı alması da ayrı bir konu. Kalede Genoalı Rubinho , Amelia ile takas oldu. Miccoli'nin forvette yeri sağlam. Huracan'dan alınan 20'lik Javier Pastore'den beklentiler büyük. Yeni bir Lavezzi veya Zarate neden olmasın. Diğer Arjantinli Bertolo kapalı kutu. Steaua Bükres'ten gelen Goian tecrübesi ve kalitesiyle savunmayı toparlayıp sezonun en iyi transferlerinden biri olabilir. Kadro kalitesi 5 üzerinden 2 yıldız. Orta sıralara oynar.

Lazio : En önemli transferi Ballardini. İtalya'da çok beğendiğim hocalardan biri. Inter'den gelen Cruz kendini göstermek istese de takımın bankosu olur mu şüpheliyim. Sampdoria'ya gitse Del Neri Cassano'nun yanına gözü kapalı koyardı. Transferler yedek kulübesine yapıldı. Lazio geçen sezon da iyi bir takımdı. Rocchi ve Zarate yine kilit oyuncular olacak. Görünen o ki Pandev takımda kaldı. Bence çok da iyi oldu. Ledesma , Matuzalem , Brocchi , Siviglia , Lichtsteiner , Kolarov ve tabi ki kaleci Muslera'yı düşündükçe , Lazio taraftarı bu kez geçen sezon ikinci yarı yaşanan çöküşü değil keyif veren futbolu izleyebilir. Kadro kalitesi 5 üzerinden 4 yıldız. Şampiyonlar Ligi'ni zorlar.
Fiorentina : Felipe Melo gitse de Marchionni ve Zanetti'yi alarak az çok moral buldular. Bence yeterli değil. Rakipleri güçlenirken , Fiorentina fazla takviye yapmadı. Geçen sezonki performanslarına ulaşmaları mümkün olmayabilir. Kadro kalitesi 5 üzerinden 3 yıldız. Uefa yarışı içinde olur.

Genoa : Napoli'den sonra merak ettiğim ikinci takım. Milito'nun yeri dolmaz diyenler olsa da aynı fikirde değilim. Genoa forvetlerini yıldız yapmaya alışmış bir takım. Önce Borriello , sonra Milito şimdi sırada Crespo ve çok beğendiğim Palacio var. Valencia'dan gelen Moretti ve Zaragoza'lı Zapater az adamlar değil. Gasperini içerde dışarda kazanmayı düşünen bir hoca . Takımın iskeleti baştan sona değişti. Yeni oluşum zorluklar yaşatabilir. Hücum gücü çok yüksek ama savunma yeterli değil. Kadro kalitesi 5 üzerinden 3 yıldız. Şampiyonlar Ligi mücadelesi yapar.

6 yorum:

esaskenan dedi ki...

bazen italya ligi sıkıcı olabiliyor ama sadece mourinho için bile izlenmeye değer ki yıldız eksikliği italya ligi bu sene izlenirlik açısından büyük bir sıkıntı yaşayacakları kanısındayım. ayrıca forza inter

halk dedi ki...

tabi yaratılan hava da toparlanın kapıyoruz serie a'yı gibi oluyor. serie a ne olursa olsun çok renkli oyuncular çıkarmayı başaracaktır içindne bu senede, yani bir futbol ekolünün 2-3 senede çökmesi öyle kolay değil.

premier lig, ispanya ligi'nin italya'ya göre kalitesini arttırdığı bir gerçek ama endişelenecek kadar da zevksiz bir lig beklemiyorum açıkçası.

wolky dedi ki...

Bu sene Genoa kaldığı yerden devam edecek gibi. Kadrosunu büyük ölçüde değiştirsede taraftar - takım uyumu üst seviyede. Lige renk katacakları kesin. Napoli ise bu seneki sğpriz takımım, yapılan transferler gerçekten iyi, bu aralar kalabalıklaşan kadroyu boşaltmaya da başladılar. Tek endişem Donadoni! Fiorentina her zaman tadında olacaktır. Mor meneşeklersiz Seri A düşünülemez.

http://gegendasblog.blogspot.com/

joeyknish dedi ki...

NAPOLİ: Donadoni öncesi 3-5-2'si ile (Mannini-Maggio kanatlı/ Hamsik-Blasi-Gargano göbekli/ Lavezzi -German Denis forvetli) yumuşak ortasahalı ama ofansif karakterli takım yapısı candı...--Lavezzi var daha ne olsun--Mannini'nin doping sorunu nedeniyle takımdan ayrı kalması ve yerine bir türlü alternatif bulunamaması (Vitale denendi olmadı) ilk sıkıntıyı yarattı... Ancak asıl sorun Hamsik-Lavezzi-Denis aynı anda sahadayken, göbeği Gargano ve Pazienza gibi teknik kapasite/savunma temposu terazisinin sol kefesinin ağır bastığı ortasaha elemanlarına bırakılmasıydı sanki..Orta sahanın en tempolu ismi olması beklenen Blasi ise ''Ben var ya ben, bir zamanlar Juventus'ta ilk 11 çıkıyordum'' tafralarıyla Napoli'ye taşra takımı muamelesi yapıp savunma temposu mesaisini rölantiye alınca...Başkanın Lavezzi ve Hamsik'le papaz olmasınıa saymıyorum hatta..Donadoni geldikten sonra ise zaten her şey çorbaya dönmüştü..( 3-5-2'den 4-1-2-1-2'ye dönüş... Kadro istikrarının hak getirilmesi....)Almanlar'ın Rudi Völler'i bile Roma-Leverkusen felaketleri öncesi 2002 Dünya Kupası Finalisti brövesiyle bu takımların başına geçmişti...Açıkçası Donadoni'nin Milli Takım performansı sonrası hemen iş bulabilmesi ''Federasyonda memleketlisi var'' gıybetini yaptırtıyor bana..)

SAMPDORİA...Yine bir 3-5-2 takımıydı geçen sene Pieri-Stankevicius(Padalino) kanatlı/ Palombo-Francescini-Delvecchio(!) orta göbekli/Cassano-Bellucci (Bonazzoli) forvetli...Önceki değerli hocamızın 40 numaralı Gennaro Delvecchio'yu ısrarla ortasahada oynatması...İç saha maçlarında bile gerek duyulduğunda Cassano'nun yanına 1.60'lık Bellucci'yi monte ederek bu ısrarından vazgeçmemesi...Sonra devre arasında elinde santrafor olmasına rağmen Pazzini transferi ama hala Delvecchio'yu ortasahada tutması....Zaten Palombo gibi milli takım performansı gösteren oynucusundan sakatlık nedeniyle tam randıman alamamışken, sol açığa koysan ''Ya bu adamın hücumu iyi de savunmaya pek gelmiyor'' yorumunu çok rahatlıkla duyabileceğiniz tipte bir orta saha elemanı olan Francescini...yanında santrafor Delvecchio... Onların alternatifi yine teknik kapasite fazlasıolan Sammarco..(Memleketime atıfla) Pişmaniye kıvamında bir orta saha ile sezonu bitirdiler neredeyse...
Sözün Özü :Del Neri orta göbeğe güç kuvvet verir inşallah...

PALERMO: Geçen sene 4-1-3-2'si ile Liverani/Bresciano-Simplicio-Nocerino (hatta Miggliaccio ve de Guana)/Miccoli-Cavani'li forvet..
Özellikle Okan-Suat-Emre üçlsünü hatırlatan boydan kayıplı-dinamizmden kazançlı orta sahasıyla, Juventus'ta aradığını ve de hak ettiği değeri bulamadıkan sonra Palermo hücumunun her zerresine yön veren oyunuyla Miccoli'siyle, zaman zaman iç saha maçlarında Miccoli'yi orta sahaya çekip ileride Cavani'nin yanına ikinci santraforu alma hamleleri yapan hocasıyla gönüllerin takımıydı für mich...
Sözün özü: Hocası gitti, sistemi kalır inşallah yadigar!!!

joeyknish dedi ki...

LAZİO: Hakikaten en önemli transferi Ballardini...Geçen sezon her şeyi geçtim; takım elbisenin altına beyaz spor ayakkabı giyerek beni benden alan (Çakma İtalyan) hocasının gitmesi bile yeterli...
Yukarıdaki takımların geçen sezona dair genel geçer tertiplerini yaptım; ama Lazio için bu mümkün değil...
Orta göbekte bir ben oynamadım desem yeridir..Dabo-Brocchi-Matuzalem-Meghni-Manfredini-Mauri-zaman zaman sağ açıkta bile kullandığı stoper karakteri sağ bek De Silvestri... Bu adamlar ortalama 7-8 maç ilk 11 başladılar; ama her maç ayrı partnerlerle, her maç ayrı dizilişlerle... İleri uçta ise topu topu üç oyuncu vardı...Maçlara alemin kralı olabilecek potansiyelli ama oynamaya pek az hevesli Zarate ile arkası dönük oynamayı sevmeyen, hatta ileri uçta oynamaya naz yapan, topu aldığında yüzünü kaleye dönmeden rahat etmeyen ve döndüğü zaman da sağlam işler yapan Pandev'i ısrarla santrafora koyarak başlıyordu önceki hocamız..Özellikle içerdeki maçlarda gerek Pandev gerek Zarate ilerde durmak yerine zaten yoğun olan orta saha içlerine sokulunca hele bir de takım geri düşmüşse ikinci yarının başı ile 60'cı dakikaları arasında takımın ilerde top tutabilecek tek adamı Rocchi'nin oyuna girmesi ritüelini defalarca yaşadıydık.
Sözün Özü: Takım elbisenin altına beyaz spor ayakkabı giyen, beden dersine giren dinci kılıklı hocamız gitti.. iyi oldu...

FİORENTİNA: Teknik önliberolara özel bir itina ile yaklaşırım...Hele hele bu tip oyuncuları pamuklara sarıp sahaya çıkaran hocalara ayrı bir saygı parantezi açarım...Pirlo'yu Seedorf-Ambrosini ve Gattuso'yla rakip ortasahaların gazabından koruyan Ancelotti gönül köşkümde balayı suiti ayarında bir odada ağırlanmaktaysa; aynı Pirlo'yu Avrupa Şampiyonası 2008'de sol içe koyup adam kovalatan Donadoni kapıdan içeri giremez... (Bir balayı suiti de 2002'de Tugay'ın önüne Hasan Şaş-Emre-Yıldıray-Ümit Davala'yı koyan Şenol Güneş'e ayırtmıştım; ancak Letonya rövanşında ileriye H.Şükür -İ.Mansız sola Tümer sağa Nihat'ı koyup orta göbeği Emre ve Tugay' bırakıp Tugay'ı adama peşinde koşturması ve o Tugay'ın o gün o statta ıslıklanmasına neden olması kalbimde buruk acı....)
Fazla uzattım bağlayayım...Felipe Melo da o tip önliberolardan biriydi. Gidişi sistem değiştirtecek oyunculardan biridir benim nazarımda.. Geçen sezon istikrarlı bir 4-1-4-1'leri vardı... Melo/ Jovetic(Semioli)-Kuzmanovic(Donadel)-Montolivo-Mutu/Gilardino... Sıkıntıları, beklerinin açığa koysan zorlanmadan oynayacak adamlar olmasıydı...Hem Vargas hem Zauri çıkmasına çıkıyorlardı da çıkışlardaki hevesi dönüşlerde göstermeyen bünyeler, savunma rotasyonunun çarklarının iyi işlememesine neden olabiliyordu haliyle...Melo'nun yanında oynayan Kuzmanovic ve Montolivo'da da teknik kapasite ganidir bu arada; ancak orta saha savunmasına dördüncü lazım dendiği zaman yancı olarak kalmaları daha hayırlı olan arkadaşlardır...Bu orta sahada defansif diye nitelendireceğimiz bir yılların eskitemediği Donadel var bir de pek forma şansı bulamayan Almiron..Ha hocamızın bazı maçlarda elinde o kadar adam varken Donadel'i sağ açıkta denediğini de gördü bu gözler orası ayrı...
Sözün Özü: Melo gittyise bu ortasahanın biraz sertleşmesinin zamanı gelmiştir..

joeyknish dedi ki...

GENOA: Geçen seneki Serie A'nın gülüydüler... Nev-i şahıslarına münhasır sistemleriyle (3-4-3 sıkışınca 4-3-3) ne olursa olsun, iki eli kanda olsa da ortasahada defansif önlibero istihdam etmeyen hocalarıyla... Geçen senenin ortalama dizilişi Criscito-Rossi kanatlı/Juric-Motta (Milanetto) göbekli/Palladino-Sculli açıklı/Milito forvetli düzendi...
Bazen bek özellikli Mesto'yu sağ açıkta görünce hocamızın maça biraz temkinli yaklaştığını görerek, stoper karakterli Criscito yerine ideal bir sol kanat bulsa bu takımın bir kademe daha kaliteli olma hayallerine dalarak, şu açıklarda oynayan ama bariz forvet karakterli olan Sculli ile Palladino'nun ortasahaya biraz daha destek verip de Motta-Juric-Milanetto gibi defansif ön libero kavramıyla uzaktan yakından alakaları olmayan; üçü de birbirinden teknik- üçü de birbirinden ceza alanı yakınlarında dolanmayı seven oyunculara bi arka çıkmalarını bekleyerek geçti koca bir sezon...
Sözün özü: Durmak yok 3-4-3'e devam... O stadın atmosferi de başka bu arada hakkat...