29 Eylül 2009 Salı
ŞİKENİN ELİ !
Fotoğraf İskoçya Kupası'da Hawick-Huntly maçından. Hawick'den Gevin Watson 22. dakikada topu eliyle çıkartır , penaltı yapar ve kırmızı kartla oyundan atılır. Maçı Huntly 7-0 kazanır. Normalde bu skora Hawick taraftarının isyan etmesi lazım. Ama onlar ne yapar ? İddialara göre sevinçten çılgına dönüp , bahis şirketlerinden paralarını tahsil etmeye giderler. Çünkü 1'e 50 veren 7-0'lık Huntly galibiyetine ve 1'e 3 veren Huntly lehine penaltıya yüklü miktarda bahis yapılmıştır. Kentteki dedikoduya göre bu futbolcular ve taraftarlar arasında organize edilmiş bir olay. Polis soruşturma başlattı ve sonucu merakla bekleniyor.
24 Eylül 2009 Perşembe
BURCU ESMERSOY
Ersin Düzen : Nasıl blog ?
Burcu Esmersoy : Her gün takip ediyorum ve çok beğeniyorum.
E.D : Sen hiç düşünmedin mi peki ?
B.E : Bir ara denedim ama beğenmedim. Sizinkiler yeterli oluyor.
E.D : Twitter modası var. Bazıları eleştiriyor , dedikodu yapıyorlar diyor.
B.E : Twitter'dan keyif alıyorum ama dedikodu yapıldığı için değil. İnsanların olaylara yaklaşımlarını ve yorumlarını takip ediyorum. Ben de genelde komik yorumlar yapıyorum.
E.D : Kimleri takip ediyorsun ?
B.E : Serdar Turgut , Oray Eğin , Cüneyt Özdemir , Ezgi Başaran . Spor dünyasından sen ve Banu Yelkovan , moda editörleri Melis Alphan ve trendometre.
E.D : Nedir bu ekşisözlük mevzusu ? Seninle alıp veremedikleri ne ?
B.E : Beni tanıyan ve benim de tanıdığım birisi yüzüme söyleyemeyeceği şeyleri nickinin arkasına sığınarak ekşisözlük'te yazdı ve bana sataştı. Hatta ismini de veriyorum , basketbolcu Sinan Güler. Sporcu zeki , çevik ve ahlaklı denir ama O'nun için aynı şeyleri söyleyemem. Bu olaya yorum yapıp twitter'da paylaştım. Ama ekşisözlük'teki herkes üstüne alınmış. Ben takip etmiyorum ama arkadaşımın söylediğine göre bir gecede 6-7 sayfa yorum yapmışlar , yeni başlıklar açmışlar.
E.D : Ekşisözlük'ten yazar arkadaşın var mı ?
B.E : Bir çok arkadaşım var.
E.D : Biri yüzüne bakarak eleştirse seni , ne tepki verirsin ?
B.E : Cesaret edemeyip , kimliğini saklayarak birinin arkasından laf etmek hoş değil. Eleştiriye açık bir insanım. Gelsin söylesin , teşekkür ederim. Fikrine katılırım veya katılmam.
E.D : Zaman zaman işin tadını kaçırdıkları doğru. Ben yıllardır takip ederim.
B.E : Biliyorum.
E.D : Eurovision'u izlerken , ekşisözlük'ü okumak keyifli oluyor, tavsiye ederim.
B.E : Belki de olaylara yapılan yorumlar takip edilebilir.
HINCAL ULUÇ'A SALDIRMAK İÇİN BENİ HABER YAPTILAR
E.D : Programda gülüyorsun haber oluyor , üşüdüğün için Yekta ceketini veriyor haber oluyor. Tatilde sevgilinle güneşleniyorsun haber oluyor. Her gün medyada yer almak hoşuna gidiyor mu ?
B.E : Asla. Aksine hiç hoşlanmıyorum. Aslında eskiden çok rahatsız olurdum. Ama artık derim kalınlaştı . Takip etmiyorum ve üzülmüyorum. Beni tanımayan insanların magazin basınında yalan ve yoruma açık haberler yapması umrumda değil. Çünkü başkasıyla ilgili yapılan böyle haberleri de dikkate almıyorum.
E.D : Geçenlerde Ayşe Özyılmazel 'bana çakmak isteyenlere 9 maddelik rehber' yayınladı. Senin var mı böyle rehberin ?
B.E : Benim maddelerim yok. İnsanların bana çakmak için öyle bir koşu veya endişe içinde olduklarını düşünmüyorum. Ayşe'nin böyle bir sıkıntısı var sanırım.
E.D : En çok hangi haberler yaraladı seni ?
B.E : Boşanmamın basına bu kadar fazla yansıması rahatsız etti . Yalan yanlıştı. Ben konuşmadığım halde , karşı tarafın söylediklerine çok fazla değer veriliyordu. Güvenmiyorum artık , çünkü söyledikleriniz medyada çarpıtılınca bu sizin ayıbınız sayılıyor. Çarpıtana , yalan yazana kimse bir şey demiyor.
E.D : Yalan habere hiç dava açtın mı ?
B.E : Hayır , kimseyle uğraşmak istemedim.
E.D : Başka var mı ?
B.E : Yıllar önce Hıncal Uluç'a saldırmak için beni haber yaptılar. Güneşlenirken sırtımı açmıştım. Bir çok kadın yapıyor bunu. Önce üstsüz güneşleniyor dediler , sonra çıplak fotoğraf çektirdi dediler. Çamur at izi kalsın misali.
E.D : Yurt içi veya yurt dışında üstsüz güneşlendin mi hiç ?
B.E : Hayır , hiç bir zaman.
E.D : Peki Hıncal Uluç'la çalışmayı neden bıraktın ?
B.E : Hıncal Uluç'la çalışmak zordur. O dönem Yasemin hamilelik izni almıştı. Çocuğu olduktan sonra geldi , ben de ayrıldım.
E.D : Konuyu biraz değiştirelim , ailede en güzel kim ?
B.E : Ablam
E.D : Kaç kardeşsiniz ?
B.E : 4 kız
E.D : Beğenmediğin bir yerin var mı ?
B.E : Burnum küçük ama biraz daha küçük olsa hoşuma giderdi.
E.D : Peki en çok beğendiğin ?
B.E : Gözlerimin rengi.
E.D : Kompleksin var mı ?
B.E : Hiç olmadı.
ANNEMİN TAKILARINI YATAĞIMIN ALTINA SAKLARDIM
E.D : Ayşe Arman , Hıncal Uluç'a sormuştu , seks olmadan aşk olur mu ?
B.E : Aşk sadece karşı cinse duyulmaz. Aşk , bir insanı kendinden daha fazla düşünme durumudur. Bu çocuk da olabilir , evde beslediğin köpeğin de.
E.D : Anne olmayı düşündün mü hiç ?
B.E : Evliliğimde çocuk konusu aklımdan geçti
E.D : Şimdi düşünüyor musun ?
B.E : Hayır
E.D : Yeniden evlenmek ?
B.E : Şu an düşünmüyorum
E.D : Hayatının dönüm noktası var mı ?
B.E : Güzellik yarışması
E.D : Çocukken ne olmak isterdin ?
B.E : Orman mühendisi
E.D : Ne alaka ?
B.E : Dedem orman mühendisiydi
E.D : Annenin ayakkabılarını , elbiselerini giyip makyaj yapar mıydın ?
B.E : Her zaman. Hatta makyaj malzemelerini ,takıları alıp , yatağımın altına saklardım.
E.D : Kimin yerine koyardın kendini ?
B.E : Katarina Witt. Bir gün mermer masanın üzerinde buz pateni yaparken , düşüp kafamı yardım. Bir de atmasyon dillerde şarkılar söylemeye bayılırdım.
SEZEN AKSU'NUN KLİBİNDE BAYILA BAYILA OYNARIM
E.D : Kızlarla evde pijama partisi yapıp dizi izler misiniz ?
B.E : Evde tv izleyerek vakit harcamayız. Müzik dinler , güzel yemek ve şarapla sohbet edip , dertleşiriz.
E.D : Yemek yapar mısın ?
B.E : Aç kalmamak için evet
E.D : En sevdiğin yemek ?
B.E : Balık
E.D : Ev işleriyle aran nasıl ?
B.E : Çok severim. Özellikle suyla ilgili herşeyi yaparım.
E.D : Ya televizyonla ?
B.E : True Blood ve Damages izliyorum. Ayrıca son zamanlarda Amerika'daki reality showlara merak sardım.
E.D : Hangi dizi karakteri olmak isterdin ?
B.E : Her kadının isteyeceği gibi Sex and the City'de Carrie Bradshaw.
E.D : Türk dizisi ?
B.E : Hiç birini izlemiyorum. Kalitenin yeterli olduğunu düşünmüyorum.
E.D : Ya filmler ?
B.E : Mahsun Kırmızıgül , Çağan Irmak , Sinan Çetin'in filmlerini beğeniyorum. Tabi ki Ferzan Özpetek , Bilge Ceylan , Zeki Demirkubuz , Yavuz Turgul , Serdar Akar gibi değerli isimleri de unutmamak gerekir.
E.D : Teklif aldın mı ?
B.E : Mahsun Kırmızıgül başrol teklif etmişti. Kabul etmedim.
E.D : Neden ?
B.E : Cesaret edemedim. Hak edenin yapması lazım. Başrol oyuncusu alaylı veya okullu olmalı. Ben spor spikeri olarak başrolü hak etmiyorum.
E.D : Yardımcı rol teklifi gelse ?
B.E : Şubat'ta vizyona girecek 'Romantik Komedi' filminde konuk oyuncuyum. Çok güzel bir dans sahnesi var. Ben de kırmızı halıda yürüyeceğim.
E.D : Klipte oynamıştın , yeniden teklif gelse kabul eder misin ?
B.E : Kimin teklif ettiğine bağlı
E.D : Sezen Aksu ?
B.E : Bayıla bayıla oynarım , para bile istemem.
E.D : Oyuncu olsaydın şöhretine şöhret katar , paraya para demezdin belki de
B.E : Haklısın ama kazandığım paradan ve hayat kalitemden memnunum. Para için bişeyler yapmıyorum. Şu anda Ntv'de bile para için çalışmıyorum. Çünkü işimi ve çalıştığım yeri çok seviyorum.
SINIFIN EN GÜZEL KIZI BENDİM
E.D : Joke College fotoğraflarından söz etsene biraz.
B.E : Vakıf yararına çekildi. Çok eğlendik.
E.D : Sınıfın en güzel kızı kimdi ?
B.E : Bendim
E.D : Başka kimleri beğendin ?
B.E : Irmak Ünal çok güzel. Kadın gibi kadın. Verda Penso , Özge Ulusoy , Pınar Tezcan , Dilruba Sarıyer.
E.D : Hocan kimdi ?
B.E : Cengiz Semercioğlu. Beni tek ayak üzerinde bekleterek cezalandırdı.
E.D : Programında konuklar oluyor. Televizyonda göründüğünden daha güzel kim var ?
B.E : Seray Sever , Nefise Karatay , Ece Sükan , Eda Taşpınar.
E.D : Eda'nın mevzusuyla ilgili ne düşünüyorsun ?
B.E : Kimseyi ilgilendirmez. Kimse başkasını yargılama hakkına sahip değil. İnsanlar kendi hayatlarında daha ciddi işler bulmalı. Başkasının dedikodusunu yapmak saçma.
DENİZDEN KOŞARAK KAÇTIM
E.D : Cengiz demişken , gazetelerde kimleri okursun ?
B.E : Yılmaz Özdil'i her gün okurum. Serdar Turgut , Bekir Coşkun , Oray Eğin , Selahattin Duman.
E.D : Spor ekranında hangi bayanları beğenirsin ?
B.E : TRT'de Semahat Özdoğan Arslaner'in başarısına büyük saygı duyuyorum. Adının hiç bir zaman unutulmaması gerekir. Habertürk'te Simge Fıstıkoğlu başarılı.
E.D : Çok arkadaşın var mı ?
B.E : Evet ama az ve öz dostum var.
E.D : Hayatta her şeyini paylaştığın kimse var mı ?
B.E : İnsanın bazen kendine bile itiraf edemeyeceği şeyleri bile paylaştığım bir kız arkadaşım var.
E.D : Arkadaşlarından hiç kazık yedin mi ?
B.E : Çok fazla. Bana farklı yaklaşıp , iyi görünüp , sonra beni başkalarına bambaşka tanıtan insanlar oldu.
E.D : Hiç tacize uğradın mı ?
B.E : Rahatsız eden oldu. Yıllar önce biri sürekli telefonla arıyor , iş yerine çiçekler , hediyeler gönderiyordu. Kim olduğunu bilmiyordum . Evlendikten sonra tatile gitmiştik. Yüzerken biri yaklaştı yanıma. 'Hediyeleri gönderen kişi benim' dedi. Neye uğradığımı şaşırdım. Koşarak denizden çıktım. Meğer odaya da çiçekler göndermiş. Tatilim rezil olmuştu.
E.D : İstanbul'da nerelere takılırsın ?
B.E : Gece kulüplerini sevmem. Boğaza bayılırım. Aşkk Cafe ve Mia Mensa favori yerlerim. Aslında denizi görebileceğim her yere giderim.
E.D : Barcelona'da tatilde olsan , Espanyol-Sevilla maçına gider misin ? Yoksa keyfine mi bakarsın ?
B.E : Tabi ki giderim. Hatta Londra'ya gitmiştim. Bir maç vardı , bilet aradım ama bulamadım.
E.D : En son hangi maça gittin ?
B.E : Kadıköy'de Fenerbahçe-Arsenal maçına.
E.D : Son söz ?
B.E : Kışın uzak bir yere gidip yaz tatili yapmak istiyorum.
Fotoğraflar : In Style Home Dergisi & Joke College - Serkan Şedele
( Yasal uyarı : Kaynak belirtmeden röportajın kullanılması yasaktır )
YİNE,YENİ,YENİDEN...
Canım ülkemde bir süredir blog krizi yaşansa da ayran içip ayrı düşmeyip , twitter sayesinde ayakta kaldık. Kolları yeniden sıvayıp aleme akışı başlattık. Dönüşü Madonna ile kutlasak kim hayır diyebilir ki ?
15 Eylül 2009 Salı
UEFA'DAN U DÖNÜŞÜ
UEFA , tarihinin en büyük U dönüşünü yaptı. Celtic maçında kendini yere bıraktığı gerekçesiyle 2 maç ceza alan Eduardo Da Silva'nın cezası kaldırıldı. Arsenal'li futbolcu Standard Liege ve Olympiakos maçlarında oynayabilecek. Bu arada Adebayor'un Arsenal maçındaki gol sevinci ve Van Persie'ye yaptığı hareket nedeniyle M.United lobisi tüm gücüyle iş başında. Pazar derbi var ve Adebayor'un ceza alması için ellerinden geleni yapıyorlar. FA bugün açıklayabilir.
14 Eylül 2009 Pazartesi
MTV MUSIC AWARDS
Sabahın 7'sinde başımı yastığa koydum. Üstelik Pazar erken kalkmama rağmen Mtv ödül töreni ve Clijsters'ın final maçını es geçmem mümkün değildi. Teknolojinin gözünü seveyim. Tv'den töreni , netten de maçı izleme imkanım oldu. Tören Madonna'nın Michael Jackson'ı anma konuşmasıyla başladı. Sonra videowallda MJ şarkılarını söylerken sahneye Janet Jackson çıktı ve muhteşem bir şov sergiledi.
İlk ödül en iyi kadın şarkıcı videosunun sahibi Taylor Swift'e verildi. Swift sahnede teşekkür konuşması yaparken Kanye West geldi ve mikrofonu aldı. '' Swift senin için çok mutluyum , konuşmanı tamamlamana izin vereceğim. Ama Beyonce tüm zamanların en iyi videolardan birini yaptı. Tüm zamanların en iyi videolarından biri ! '' diyerek herkesi şaşkına çevirdi. Kanye West yerine geçerken Taylor şok geçiriyordu. Kamera Beyonce'ye döndü , yüzünde şaşkınlık içeren bir tebessüm vardı. Salondakiler ayağa kalkıp Kanye West'i protesto ederken , Taylor Swift'i alkışlamaya başladı. Mtv yayını kesti ve yaklaşık 5 dakika sonra yayın yeniden başladı. Ama buz gibi bir hava vardı salonda. Oysa herşey o kadar güzel başlamıştı ki...
Mtv Türkiye ses problemi yüzünden töreni izleyenlere kriz geçirtti. Sahne şovlarında müzik salonun içinden geliyor , çevirmenin sesi bir iniyor bir çıkıyordu. O an uyduda diğer ülkelerin Mtv'sini buldum. Polonya'da sorun yoktu , Portekiz'de sorun yoktu. Anladım ki bizimkilerde sıkıntı vardı. Bir süre uydudan takip ettim yayını, üstelik müzik dünyasından bihaber çevirmenin sesini duymadan. Lady Gaga 3 ayrı kostümüyle gecenin en dikkat çekici ismiydi. Sahnedeki performansı büyüledi. Ödülü alırken Allah'a ve gaylere teşekkür etti. Muse yeni albümüyle Mtv Amerika'da ilk kez canlı canlı karşımdaydı. İlk şarkı bittiğinde reklama gitmeden önce ilerleyen dakikalarda törende neler olacağı yazıyordu ekranda. 'Muse in 3 minutes ' derken bizim Mtv ne yaptı ? Reklama gitti gitmesine de , Muse'un ikinci şarkısı yerine Göksel'in gazoz reklamını izletti. Dönüşte Muse şarkıyı bitirmişti. Anlayacağınız zaten ses yüzünden milleti çıldırtan Mtv Türkiye bir başka yayın skandalına daha imza attı.
Kanye şokunu yaşayan Taylor Swift Times Square metrosunda en zor performanslarından birini sergiledi. US Open finalinde Wozniacki'yi yenen Clijsters muhteşem geri dönüşünü kutlarken yarı finalde elediği Serena Williams ise aynı anda Pink'i sunuyordu. Beyonce'nin performansı sade ama etkileyiciydi. Jay-Z simsiyah 6 limuzinle New York caddelerinde salona doğru hareket halindeyken , final için geri sayım başlamıştı. Beyonce yılın videosu ödülünü kazandı. Sahneye çıktığında herkes O'ndan konuşma yapmasını beklerken ne kadar harika bir kadın olduğunu dosta düşmana gösterdi. Taylor Swift'i sahneye çağırdı ve teşekkür konuşmasını yapmasını rica etti. O anda gözler Kanye West'i arıyordu ama kameralar bulamadı.
Finalde Jay-Z , Alicia Keys ile düet yaptı. Alicia simsiyahtı ama aldığı kiloları saklayamadı. Sözün özü görsel şovlarıyla , Kanye West'in şımarıklığıyla , Beyonce'nin klas tavrıyla , Jay-Z'nin finaliyle , Mtv Türkiye'nin yayın skandallarıyla bir ödül töreni daha geride kaldı.
12 Eylül 2009 Cumartesi
NTVSPOR PAZAR
11 Eylül 2009 Cuma
ARDA'NIN PASAPORTU ( 2 )
SANTIAGO BERNABEU YENİLENİYOR
Real Madrid Başkanı Perez'in en büyük becerisi transfer gibi görünse de herşeyden önce dünyanın önemli inşaat şirketlerinden birine sahip. Bir önceki dönemde hayalini gerçekleştirememişti ama bu kez kararlı. Hedefi Santiago Bernabeu Stadı'nı modernize etmek ve yepyeni bir görünüme sahip olmasını sağlamak. Dünyanın en ünlü mimarlarından Moneo , Calatrava ve Pei ile anlaşarak kolları sıvayan Perez , inşaatı 2013 yılında başlatmayı planlıyor.
MARCA'nın manşetinde yer alan Guggenheim , Bilbao'da bir müze. New York'taki Guggenheim elindeki fazla kolleksiyonları sergileyecek bir yer ararken , bir çok şehir talip olur ve sonunda Bilbao'da karar kılınır. Ünlü mimar Frank Gehry balık pulu titanyum yüzeyi ve kıvrımlarıyla büyüleyen bir bina inşa edip , Avrupa'nın dikkatini Bilbao'ya çeker. Gecekondu mahallesine yapılan müze 1997'de kapılarını açtığında turist akını başlar. O döneme kadar belki de haritada Bilbao'nun yerini bilmeyenler sırf binayı görmek için kente gelirler. Son 10 yılda 10 milyon turist gelir , para akar , diğer mimarlar harekete geçer , yeni binalar yapılır ve şehir gelişir. Anlayacağınız Başkan Perez de Bilbao'daki Guggenheim Müzesi gibi bir etki oluşturarak hem Madrid'e hem de kulübe yeni bir gelir kapısı açabilmeyi hedefliyor.
CAPELLO'DAN SEKS YASAĞI
Adamım Capello nereye gitse başarılı oluyor. Milan , Roma , Juventus , Real Madrid'de şampiyonluk yaşayıp 'büyük hoca' olduğunu defalarca ispat eden Capello , tek puan kaybetmeden İngiltere'yi finallere götürdü ve 1 milyon sterlin primi cebe koydu. Futbolcular ise 250-300 bin sterlin arasında prim alacak. Bir çok grup birincisini 31 golle ikiye katlayan İngiltere'nin Güney Afrika'da neler yapabileceği İspanya , Brezilya , Hollanda gibi takımlardan daha çok merak ediliyor şimdilerde. Wembley'deki 5-1'lik zaferden sonra futbolcularına teşekkür eden Capello , soyunma odasından çıkmadan önce sözlerini ilginç cümlelerle tamamladı : ' 7000 mil uzağa tatile değil futbol oynamaya gidiyoruz. Eşiniz veya sevgiliniz sadece maçlardan bir gün sonra kampı ziyaret edebilir. Eğer bunu kabul ediyorlarsa Güney Afrika'ya gelsinler , yoksa evde oturup televizyondan izlesinler ! ' Capello'nun bir nevi seks yasağı koymasının sebebi 2006'daki dünya kupasında yaşananlara bağlı. Eriksson kendine böyle bir yasak koyamayacağı için futbolcularını da rahat bırakmıştı. Kamp yapılan Baden Baden'de herkes istediği gibi takılıyordu. Kimi geceleri partiler düzenliyor , kimi alışverişe çıkıyordu. Hatta hanımlar odalara rahatça giriyordu. Lale devri sonra erdi , pabuç artık pahalı !
10 Eylül 2009 Perşembe
SEN İSTANBULSUN BÜYÜK DÜŞÜN
Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür.
Akılda tutması zor bir cümle.
*
İnsan hafızası özürlüdür çünkü.
*
Bakın “görülmemiş afet” diyorlar.
Görüldü halbuki.
Hem de “görülmemiş” diyen basınımızın burnunun dibinde...
Basın Ekspres Yolu’nda görüldü.
*
Aynı yer, aynı dere.
1995’ti sene.
*
Kimdi belediye başkanı?
Şimdiki Başbakan.
Kimdi İSKİ müdürü?
Şimdiki Çevre Bakanı.
Asfaltta kayıkla geziyoruz...
Kimdi kayık müdürü o günkü?
Ulaştırma Bakanı bugünkü.
*
15 senedir İstanbul’u...
7 senedir ülkeyi yönetiyorlar.
Depremde, evden çık!
Karda, evden çıkma!
Yağmurda, üst kata çık!
Gözleri var görmezler, diyor ya...
Görülemiyor hâlâ.
*
8 artı 2 şehide gelince...
O görülmemiş değil.
Sıradan.
O nedenle birinci sayfalarda pek “görülmez” basınımız tarafından
Yılmaz ÖZDİL / Hürriyet
ADAM DEĞİLSİN SHAQ !!!
Kulakları çınlasın Ahmet Çakar , bir akşam Atv'deki Santra programında böyle demişti. Bir sene sonra Miami şampiyon olunca durur muyum , ilk yayında hatırlattım. Özür dilemişti naif duygularla. Çakar'ın Shaq'ı tv yıldızı oldu bu arada. Sağolsun twitter'dan paylaşıyor ne olup bittiğini. Bu hafta ringdeki rakibi Meksika efsanesi Oscar De La Hoya'ydı. Oscar , Shaq filan dinlemedi 5 roundluk maçta 150 kiloluk rakibini Las Vegas'ta perişan etti. Ahmet Çakar bu postu okusa eminim ' Eyyyy Shaq efendi ! ' diye başlardı.
9 Eylül 2009 Çarşamba
CASTER SEMENYA
İlk kez elbise giydi. İlk kez uzun topuklu ayakkabıyla yürümeye çalıştı. İlk kez yüzüne makyaj yapıldı. İlk kez aynaya baktığında karşısında bambaşka birini gördü. Dünya Şampiyonası'nda adından en çok söz ettiren kişiydi Semenya. 5 çocuklu bir ailenin kızı ve henüz 18 yaşında. 800 metre yarışına çıkmadan önce ajanslara düşen haber tüm dikkatleri üzerine çekti. Kadın olup olmadığı tartışılıyordu. Jüri O'nun için toplandı. Yarışmasına izin verildi ama cinsiyet testi yapılması istendi. Tüm olumsuzluklara rağmen , kadınlığından şüphe edenlere altın madalyayla cevap verdi. Podyuma çıkmak istemedi ama Güney Afrika federasyonu zorla ikna etti. Ülkesine döndüğünde ailesinin tüm bireyleri sahip çıktı O'na . En son ebesi konuştu. Semenya'nın kız olduğunu bağıra çağıra söyledi. İşte O Semenya , ülkesinde yayımlanan YOU dergisine röportaj yaptı. Hepsini olmasa da bir bölümünü sizlerle paylaşmak istedim.
*Pretoria Üniversitesi'nde spor bilimi üzerine 1. sınıfta okuyor. Röportaj öğleden sonra yapılmış , sabah ise sınava girmiş.
*Fotoğrafta duvara yaslanmasının sebebi sadece poz vermek için değil. İlk kez uzun topuklu giydiği için dengesini sağlayamamış. Yürürken sürekli sendelemiş ve neredeyse düşecekmiş. ' Bu ayakkabıları çok sevdim ama nasıl yürüyeceğimi bilmiyorum. Koşu ayakkabılarına o kadar alışmışım ki... '
*Yakın arkadası Violet Raseboya'nın yardımıyla ilk kez üstüne elbise geçirmiş. 'Elbiseyi çok sevdim. Bundan sonra da giymek isterim. Hayatımda kendime hiç kıyafet almadım. Hep annem almıştır. Ama bundan sonra kendim gidip bir şeyler alabilirim '
*Geçen hafta okuldaki arkadaşlarına makyaj malzemeleri almak ve ayrıca manikür-pedikür yaptırmak istediğini söylemiş. ' Makyaj yapmak istiyorum ama bilmiyorum. Arkadaşlarım öğretecek. Şu anda ilk kez yüzümde makyaj var '
*Devlet Başkanları Nelson Mandela ve Jacob Zuma'nın yanı sıra Güney Afrika'nın yüksek profilli tüm sportif kişileri tarafından kabul edilmiş. ' Oprah Winfrey programına davet etti beni. Çok şaşırdım. Ama henüz kararımı vermedim. '
*Konu cinsiyet tartışmalarına geliyor. ' Bunların hepsini şaka gibi görüyorum ve kendimi üzmüyorum. Tanrı beni böyle yaratmış. Ben bir kızım ve böyle bir kızım. Kendimle gurur duyuyorum. Berlin'de tartışmalar olunca ailemi aradım. 'Hakkımda konuşuyorlar , lütfen bunlara kulak asıp kendinizi üzmeyin' dedim. Ailem hep destek oldu bana '
*Babası Limpopo'da yerel bir kulüpte futbol oynamış. ' Televizyonda maç izlerdim. Erkek çocuklarla top oynardım. Beni hep takımlarına alırlardı. Çünkü çok iyi futbol oynuyordum. Bir ara Banyana Banyana takımında oynayacaktım , sonra vazgeçtim '
*Çocukken hayal kurmadığını söylüyor Semenya. ' Biz kırsal bir alanda yaşadık. Şartlar o kadar zordu ki hayal kurmaya hiç fırsatım olmadı. Hep hayatla mücadele ettik. '
*Atletizme nasıl başladığını anlatıyor Caster Semenya ' Ablalarım iyi koşardı. Bazen yarışırdık ve beni hep geçerlerdi. İçimden 'bir gün ben de sizi geçeceğim' derdim hep. Sonra Nthema Lisesi'nde atletizme ilgi duymaya başladım. 15 yaşındaydım. Çocuklar top oynarken sahanın etrafında koşuyordum . Bir gün birilerine karşı yarışacağımı biliyordum ve hep çalışıyordum. Ailem maddi ve manevi destek vermese yarışamazdım hiç. Okulda benim gibi çok atlet var. Ama para problemi yüzünden kaybolup gittiler. Babam her yarıştan önce para verirdi. Onunla süt , çikolata , cips , enerji içeceği alırdım '
* Semanya televizyon izlemekten keyif alıyor. 'Televizyonda spor olsun yeter. Futbola bayılıyorum. Ayrıca netball ve bisiklet favorilerimin arasında. Eğlenceye vakit ayırmam , kulüplere veya barlara gitmem. İçki içmem içenleri de sevmem '
*Her Pazar kiliseye gidiyor. 'Kolyemde gümüş haç var. Her yarış öncesi Tanrı'ya dua ederim. Oleseng'den kilise müzikleri dinlemeyi çok severim '
*Çocukluğunda hayal kuramamış ama şimdi olimpiyatlarda altın madalya kazanmayı hayal ediyor. Röportaj bittiğinde üzerindeki elbiseleri ve topuklu ayakkabıyı çıkarmıyor Semenya. Yeni stiliyle ilk kez halkın içine çıkıyor ve caddede yürürken bütün gözlerin O'na bakmasından artık rahatsız olmuyor
FIFA 2010 / EUROBASKET 2009
9 EYLÜL ÇARŞAMBA
FUTBOL
İngiltere - Hırvatistan 22:00 CANLI / NTVSPOR
ERSİN DÜZEN
Paraguay - Arjantin 02:00 CANLI / NTVSPOR
EMRE GÖNLÜŞEN
BASKETBOL
Rusya - Fransa 17:30 CANLI / NTVSPOR
İSMAİL ŞENOL
İspanya - Slovenya 19:15 CANLI / NTVSPOR
İSMAİL ŞENOL
Türkiye - Polonya 19:15 CANLI / NTV
MURAT MURATHANOĞLU
Litvanya - Bulgaristan 22:15 CANLI / NTV
OSMAN SAKALLIOĞLU
8 Eylül 2009 Salı
EUROBASKET 2009
7 Eylül 2009 Pazartesi
BAK HOCA !!!
Le Parisien gazetesindeki habere göre Henry , Domenech'e şöyle diyor : '' Bak hoca ! Takım adına konuşuyorum. 12 yıldır milli takımdayım , böyle bir durumla hiç karşılaşmadım. Nasıl oynamamız gerektiğini , sahada nerede duracağımızı , nasıl organize olacağımızı , ne yapacağımızı bilmiyoruz. Kendimize ait bir stilimiz bile yok. Bu böyle gitmez ! '' Önce acaba dedim , sonra TF1 kanalındaki canlı yayında Domenech ile görüştüğünü doğrulayınca alnından öpesim geldi. Fransız kadınlarına hayranlığım olsa da milli takımlarıyla hiç işim olmadı. 98 ve 2000'de kupayı kazanırken bile en ufak bir sempati duymadım. 2002'deki vedada yanlarındaydım. Seul'deki otelin lobisinde maçtan sonraki gece kimi sevgilisi kimi eşiyle hiç bir şey olmamış gibi hayata devam ediyordu. Kimisi dışarda eğlenceye giderken kimisi de sabah 4'e kadar casinoda stres atıyordu. '' Bizim futbolcular böyle bir şey yapsa Taksim meydanında asarlar '' diye espri bile yapmıştık. Fransa'nın son 9 yılda geldiği noktaya bakıldığında durum içler acısı. Dünya kupasında finale çıkarken bile tatmin etmemişti oyunuyla. Aslında Avrupa'da kadro konusunda sıkıntı yaşamayan bir numaralı ülke olmasına rağmen başarıya hep uzaklar. Hem kendi bünyesindeki hem de Afrika kökenli oyuncuları düşününce bir değil iki-üç tane daha Fransa çıkar. Sorun ne peki ? Tabi ki teknik direktör seçimleri. Avrupa futboluna damga vuran bir hocayla çalışmadılar hiç. Daha doğrusu 'Fransa'nın başında bir Fransız olmalı' inatları yüzünden başka dünyaların ne kapısını çaldılar ne de içlerine aldılar. Son 10 yıla baktığınızda teknik direktörlere yapılan eleştirilerin ortak noktası hep defansif futbol. Seke seke maç kazanıyorlar. Faroe Adaları'nı bile 1-0 yendiler. Fakat benim aklımın almadığı konu Raymond Domenech'e bu kadar tahammül edilmesi. Aime Jacquet'ye yapılanları hatırlıyorum. Medya O'nu adeta şamar oğlanına çevirmişti. Kampanyalar başlatılmıştı istifa etsin diye. Ama gitti Fransa'yı Dünya Şampiyonu yaptı. Domenech'ten bir halt olmayacağını anlamadılar hala. Ya da anladılar da anlamamazlıktan geliyorlar. Fransa , Afrika'ya gidip kupayı alsa da görüşlerim hiç değişmeyecek. Sempatim yok , ama bu kadar kafa yoruyorum. Bir de üstümde forma olsa neler yaşar neler yazardım kimbilir. İçimizdeki Fransızlar'a sabır diliyorum
EUROBASKET 2009
Polonya'daki Avrupa Şampiyonası bu akşam başlıyor. Türkiye , açılışı 22:15'de Litvanya mücadelesiyle yapıyor. Maç Ntv'den canlı yayınlanacak. Osman Sakallıoğlu ve Murat Murathanoğlu yorumcular Kaan Kural ve İhsan Bayülken'le beraber Polonya'dan , Murat Kosova ise konuklarıyla İstanbul'dan bu heyecanı size dolu dolu yaşatmaya çalışacaklar. Zaman zaman gerek Kosova'dan gerekse Kaan Kural'dan sizler için görüş almaya çalışacağım. Şampiyonanın ilk turunda 16 takım, dört grupta ilk üçe girmek için yarışacaklar. Grup dördüncüleri evlerine dönerken, diğer üç takım, puanlarını taşıyarak çapraz eşleşme ile ikinci tur gruplarını oluşturacak. A Grubu’nun ilk üçü, B Grubu’ndan gelen üç takımla birleşerek E Grubu’nu ; C ve D gruplarından gelecek altı takım ise F Grubu’nu oluşturacak. Takımlar, çapraz gruptan gelen rakipleriyle birer maç yapacaklar ve ilk dört sıradaki ekipler, çapraz eşleşme ile çeyrek final mücadelesi verecekler. Çeyrek final için E ve F grubu liderleri dördüncülerle, ikinciler ise üçüncülerle karşı karşıya gelecekler. Çeyrek final galipleri yarı finale çıkarken, mağlup olan dört takım, klasman macları oynayıp ilk altıya girip 2010’da Türkiye’de düzenlenecek Dünya Şampiyonası’na katılma hakkını almak için kozlarını paylaşacak. Maçlar 35 ülkeden canlı olarak yayınlanırken Türkiye'de Ntv ve Ntvspor'dan izlenecek.
A GRUBU
HIRVATİSTAN-İSRAİL-MAKEDONYA-YUNANİSTAN
B GRUBU
ALMANYA-FRANSA-RUSYA-LETONYA
C GRUBU
BÜYÜK BRİTANYA-SIRBİSTAN-İSPANYA-SLOVENYA
D GRUBU
TÜRKİYE-LİTVANYA-POLONYA-BULGARİSTAN
7 EYLÜL PAZARTESİ
Makedonya - Yunanistan 17:30 CANLI / NTVSPOR
MURAT KOSOVA
Polonya - Bulgaristan 19:15 CANLI / NTV
OSMAN SAKALLIOĞLU
Sırbistan - İspanya 22:00 CANLI / NTVSPOR
İSMAİL ŞENOL
Türkiye - Litvanya 22:15 CANLI / NTV
MURAT MURATHANOĞLU
DAMAGES
Uzun zamandır elimin altındaydı. Hazır maç trafiği de yok pazar gecemi ayırdım ve şu saate kadar 4 bölümü tükettim. Glenn Close'un oyunculuğu beni hep etkilemiştir , yine büyülendim. Golden Globe ve Emmy ödüllerini kazanmıştı ' Damages ' sayesinde. Ted Danson'ı da unutmamak lazım tabi. Frobisher ismi bile ayrı bir hava katıyor adama. Bu kadar dizinin başladığı bir dönemde vakit ayırmanız mümkün olursa izlemenizi tavsiye ederim.
4 Eylül 2009 Cuma
NTVSPOR CUMARTESİ
18:10 FUTBOL AKTÜEL / NTVSPOR
SERGEN YALÇIN - MUSTAFA DOĞAN - ERSİN DÜZEN
19:30 İNGİLTERE-SLOVENYA / NTVSPOR
MURAT KOSOVA
20:15 TÜRKİYE-ESTONYA ÖZEL / NTV
22:50 % 100 FUTBOL / NTV
RIDVAN DİLMEN - GÜNTEKİN ONAY
00:10 GOL ( ARJANTİN-BREZİLYA ÖZEL ) / NTV
GÜNTEKİN ONAY - MERT AYDIN - ERSİN DÜZEN
03:30 ARJANTİN - BREZİLYA / NTV
EMRE GÖNLÜŞEN
LOTITO-LUGANO MESELESİ
Lazio Başkanı Claudio Lotito , Diego Lugano ile zamanında anlaşma noktasına geldiğini ancak Uruguaylı futbolcunun para için Fenerbahçe'yi tercih ettiğini söylemiş. Medyanın ifadesiyle 'Lugano paragözdü ' demiş. Çok sevdiğim bir söz vardır ; '' Lafa bakarım laf mı diye , söyleyene bakarım adam mı diye '' Ne kadar güzel özetliyor durumu. Lotito kimdir peki ? Kendisi meşhur şike olayında spordan men edilmiş ve para cezasına çarptırılmış biridir. Lazio'daki hisse senetlerinin değerini yükseltmek için borsada spekülasyon yapıp , hakkında dava açılmış biridir. Kendisi gelecek yıl sözleşmeleri bitecek olan Pandev ve Ledesma'dan para kazanmak istediği için futbolcuları zorla satmaya çalışan hatta tehdit eden kişidir. Kendisi ' Artık Lotito ile uğraşmak istemiyorum. Yazın bu kulübe para kazandırmadan gideceğim ' diyen Pandev'den ayar yemiş kişidir. Ayrıca para için yapmadığı şey kalmayan Lotito söylemese de , Lugano'nun Fenerbahçe'yi para için tercih ettiğini bilmeyen var mı aramızda ?
ARDA'NIN PASAPORTU
Arda geçen sezon Beşiktaş derbisi öncesi Ntvspor'a gelmişti. Önceleri zaman zaman karşılaşıyorduk ancak ilk kez uzun uzun sohbet etme imkanımız oldu. Fuat Akdağ'ın odasında Ercan Taner , Güntekin Onay , Murat Kosova'nın da yer aldığı sohbette kendisini daha iyi tanıma fırsatı buldum. O'nu bilenlerin vurguladığı gibi oldukça esprili. Ağzından çıkanı kulağı duyan , bilgili , zeki , duygusal ve kendini her konuda geliştirmeye hevesli biri. Ancak son açıklaması beni çok şaşırttı. Türk pasaportuna sahip oyuncuların yurt dışında mağdur olduğunu ve bu yüzden Avrupa'da önemli takımlarda oynama şansına sahip olmadığını söyledi. Arda'nın sözlerine ne yazık ki katılmıyorum. Önünde Nihat Kahveci ve Tugay Kerimoğlu örnekleri varken Türk milli takımının gözbebeğinin böyle düşünmesi üzücü. Türk pasaportuna sahip dünyaca ünlü bilim adamı , yazar , doktor , sanatçı , piyanist , yönetmen var. Peki futbolcu neden olmasın ? Chelsea , Barcelona , Manchester United , Arsenal , Inter , Juventus gibi takımların kadrolarında yer alan futbolcuların hepsi Avrupa vatandaşı mı ? Togo , Kamerun , Güney Kore , Arnavutluk , Mali , İsrail , İran , Bosna Hersek ve daha onlarca yazabileceğim ülke vatandaşı büyük takımlarda oynarken Türk oyuncular mı kabul görmüyor ? İspanya'da Nihat AB statüsünde oynamışken hangi engel var önümüzde ? Faslı , Sırp , Macar , Slovak futbolcuya sahip Liverpool , Tuncay'ı Türk olduğu için mi transfer etmedi ? Arda'nın sözleri 80'li yıllardaki Türkiye'nin zihniyetidir. O yıllarda Avrupa'ya karşı duyulan kompleks kırıntılarının hala var olduğunun göstergesidir. Arda böyle düşünüyorsa diğer futbolcuların kendine güvenmesinin neredeyse imkansız olduğunun belgesidir. Son 2 yılda aşama kaydetmiş olan Arda sadece Türkiye liginde değil Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Şampiyonası'nda da forma giydi. Yani Avrupa'nın büyük kulüplerinin O'nu izlememesi için ortada neden yoktu. Durum böyleyken hala teklif gelmemesini Türk pasaportuna bağlamak sadece palavradır. Oysa , Arda bu sözleri söylerken arkasındaki reklam panosundaki slogan gözüme takılmıştı : Farkı sen yarat !
3 Eylül 2009 Perşembe
FUTBOL FEDERASYONU'NA ÇAĞRIM
Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonları'nda ayrıca bazı liglerde görüyoruz , tribündeki taraftarlar dev ekranlardan maçı takip edebiliyorlar. Hakemi zor durumda bırakabilecek penaltı veya ofsayt tartışmalı pozisyonların tekrarı ekrana gelmiyor. Mesela güzel bir şut veya atılan mükemmel bir golün tekrarını görmek kadar güzel bir duygu var mıdır futbolsever için. Peki biz neden bu uygulamaya geçmiyoruz ? Gol atılıyor , protokol tribünündeki kafalar sağa-sola çevriliyor. Duvara asılı plazmalardan görmeye çalışıyorlar. Neredeyse boyun fıtığı olacaklar. Tribündekilerin ise bu imkanı bile yok. Bazı stadlarımızda teknik olarak belki mümkün değil ama federasyon bu konuya biraz kafa yorsa ne kadar güzel olur.
STAD KAPISINDA SABAHLAMAK
Maç kuyruğu değil bu. Brezilya maçına bilet alabilmek için stadın önünde toplanan 10 bine yakın Arjantinli'den sadece bir bölümü . Millet üç gece önceden kuyruk oluşturmuş. Biletlerin bir kısmı bugün satışa çıktı. Sabahlamak derken , çocukluğumdaki maçlar aklıma geldi. Bugün futbola gönül verenlerin çoğu zamanında stad kapısında battaniyenin altında buz gibi betonun üstünde yatarak geçirmiştir geceyi. Bir bilet , bir derbi için hasta olmuştur sonra. Birileri adam kovalamıştır ara sokaklarda , kimileri kovalanmıştır. 1200 kişiye değil , 15 bin kişiye baskın çıkmaya çalışmıştır tribünde şarkılar söylerken. Avazı çıktığı kadar bağırıp , bir hafta sesi kısılmıştır. Takımı sahaya ilk adımını atarken reklam değil , konfetileri izlemiştir televizyonda. Tüyleri diken diken olmuştur. Taraftarın coşkusunu iliklerine kadar hissetmiştir. Kendini o tribünün içinde görmüştür , maçı orda yaşamıştır...
MADONNA'YA NUR YERLİTAŞ KOSTÜMÜ
BEYONCE-KATE MOSS-RIHANNA ( Balmain )
Ajda Pekkan'ın Beyaz Şov'da giydiği ceket çok konuşulmuştu. Herkes Balmain marka diye düşünürken işin içinden Nur Yerlitaş çıkmış , köşe yazarlarının diline düşmüştü. Christophe Decarnin imzalı Balmain marka elbise , Madonna'nın ' Celebration ' klibinde kostümü oldu. Klip bugünden itibaren vizyona giriyor. Madonna bir sürpriz yaptı ve kızı Lourdes'in yanı sıra sevgilisi Jesus Luz'a da yer verdi. Çekimler Milano ve Barcelona'da yapıldı.
MADONNA'NIN KIZI LOURDES
AYAĞINI GAZDAN ÇEKTİ
Yukarda klipten , elbiseden söz etmişken biraz daha magazin yazalım :) 2 aydır Avrupa turnesinde konserden konsere koşunca vücudu sonunda iflas etti. Anemi hastası olan Madonna hem yaptığı sıkı rejim hem de aşırı yorgunluk yüzünden Sofya konserinde iki kez fenalaştı. Başını dansçısının omuzuna koydu ve çok kısa bir süre de olsa kendini kaybetti. Ancak şovunu bölmedi ve konserini bitirdi. İsrail'deki konserlerini ertelemek istemesine rağmen Tel Aviv'de Salı ve Çarşamba sahneye çıktı. Şimdi bir süre dinlenecek ve Eylül ayını tatil yaparak geçirecek.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)